1. Anasayfa
  2. Hac

Hanefî Mezhebine Göre Hac

Hanefî Mezhebine Göre Hac
0

Gücü yetenin hacca gitmesi icmâ ile farzdır. Farz olduğunu bildiği halde inkar eden küfre düşer. Farz olduğuna itikad ederek ve gücü yettiği halde hacca gitmemek küfür değildir, büyük günahtır.Umre ise Sünnet-i Müekkede’dir.


Haccın Farz Olmasının Şartları:

  1. Müslüman olmak.
  2. Baliğ olmak.
  3. Akıllı olmak.
  4. Hür olmak.
  5. Gücü yetmek.

Sefer mesafesinde olan bayanın yanında mahremi veya kocası bulunmaz ise hacca gitmesi farz değildir ve tek başına gitmesi caiz değildir. Aynı şekilde Peygamber Efendimiz’in kabrini veya başka evliya olan zatların kabirlerini ziyarete tek başına gitmesi de caiz değildir.


Haccın Çeşitleri:

  1. Hacc-ı İfrad: Umre yapılmaksızın, sadece hacca niyet edilerek yapılan hacdır. Ondan sonra umre yapılabilir. Bu hac çeşidi kurban gerektirmez. Şafii mezhebine göre en faziletli hac budur.
  2. Hacc-ı Temettu’: Hac mevsiminde, önce umre için ihrama girilip umre yapıldıktan sonra, aynı mevsimde yurduna dönmeden, tekrar ihrama girilerek usulüne uygun olarak yapılan hacdır. Bu hac çeşidi kurban gerektirir.
  3. Hacc-ı Kıran: Hac ile umre, bir ihram ve bir niyetle birleştirilip yapılan hacdır. Bu hac çeşidi kurban gerektirir. Hanefi mezhebine göre en faziletli hac budur. Haccın rükünleri, vacipleri ve sünnetleri vardır.

Rükûn: Yerine getirilmezse hac sahih olmaz. Kurban kesilerek veya başka bir şey yapılarak eksikliği giderilemez.

Vacip: Yerine getirilmezse hac sahih olur. Fakat terki hem günahtır hem de kurban kesmeyi gerektirir.

Sünnet: Yerine getirilmezse hac sahih olur. Terkinde günah yoktur. Fakat sünnet sevabından mahrum kalınır.

Haccın Sahih Olmasının Şartları:

  1. Müslüman olmak
  2. Hac için belirlenen vaktin gelmesi
  3. İhrama girmek yani niyet etmek. Mesela şöyle niyet edilir: “Niyet ettim Allâh rızası için haccı eda etmeye.”

Haccın Rükûnleri: 1. Arafat Vakfesi 2. Ziyaret Tavafı.
İhramın Vacipleri: 1. Mikat sınırlarını ihramsız geçmemek. 2. İhram yasaklarına uymak.

Tavafın Sahih Olmasının Şartları:

  1. Tavaf’ın vaktinde yapılması.
  2. Tavaf’ın Mescid-i Haram içerisinde Kâbe’nin etrafında yapılması.
  3. Şavtların çoğunun yapılması. (En azından 4 şavt).

Tavafın Vacipleri:

  1. Abdestli olmak.
  2. Setr-i avret (Avret yerlerini örtmek).
  3. Kâbe’yi soluna almak.
  4. Haceru’l Esved veya hizasından başlamak.
  5. Hicir İsmail’in dışından yapmak.
  6. Farz ve vacip tavafları yedi şavta tamamlamak.
  7. Gücü yetenlerin tavafı yürüyerek yapması.
  8. Tavaf bittikten sonra iki rekât tavaf namazı kılmak.

Haccın Vacipleri:

  1. Sa’y yapmak.
    Sa’y’ın Vacipleri:
    a- Geçerli bir tavaftan sonra yapmak.
    b- (Gücü yetenler için) Sa’y’ı yürüyerek yapmak.
    c- Safa tepesinden başlamak.
  2. Müzdelife Vakfesi.
  3. Şeytanı Taşlamak.
  4. Saçı Tıraş Etmek veya Kısaltmak.
  5. Veda Tavafı.

Mîkat

Mîkat, zaman ve mekân bakımından iki kısma ayrılır: Zamandan maksat, hac için ihrama girilen Şevvâl, Zilkadeh aylarının tamamı ile Zilhicceh’nin ilk on günüdür. Mekân’dan maksat ise hacca niyet eden kişinin ihramsız olarak geçmesinin caiz olmadığı mikatlardır (sınırlardır). Şimdi bunların genel kaidelerini açıklayalım:

  1. Zaman-ı Mikat
    Zaman-ı Mikat; Şevvâl ve Zilkadeh aylarının tamamı ile Zilhicceh ayının ilk on gününden ibarettir. Bu belirtilen zaman hac için ihrama girme zamanıdır. Bu zamandan önce ihrama giren kişinin haccı sahih olmaz.
  2. Mekan-ı Mikat
    Mekan-ı Mikat; hacca niyet eden kişinin ihramsız olarak geçmesinin caiz olmadığı sınırlardır. Bu sınırlar Harem-i Şerîf’i her yönden kuşatan Peygamber Efendimizin bildirdiği belli sınırlardır.

Allâh-u Teâlâ şöyle buyurdu:
الْحَجُّ أَشْهُرٌ مَعْلُومَاتٌ
 (El-Bakarah/197)
Anlamı: “Hac vakti bilenen aylardır.”

Faideli Bilgi:

Hac ayları, hicrî takvimdeki Şevvâl ve Zilkadeh aylarının tamamı ile Zilhicceh ayının ilk 10 günüdür. Bu zamanlara hac ayları denmesi, hac menâsikinin bu aylardan herhangi birinde bitirilebilmesi açısından değil, haccın şartı olan ihrama Şevvâl’den itibaren girilebilmesi bakımındandır.

Mekân-ı Mikatlar

Bunlar Harem-i Şerif’i her yönden kuşatan belli sınırlardır. Uzak memleketlerden gelenler içindir. Peygamber Efendimiz bu sınırları tespit etmiştir. Bu sınırları ihramsız geçmemeleri gerekir.

Haccın Yapılışı:

İhrama yani haccı yapmaya niyet etmek ve ihram niyetini getirdikten sonra Telbiye getirerek ihrama girilmiş olur. Kişi hacca gitmek istediği zaman ister evinde iken ister sonra, fakat mikat sınırları içine girmeden kalbinde niyet etmelidir ve sonra Telbiye getirmelidir. Mesela kişi Medîne yolundan hacca gidecek ise Âbar-ı Ali-Zülhuleyfe mikat sınırına gelmeden ihramını giyip, kalbiyle niyet etmesi gerekir. Âbar-ı Ali-Zülhuleyfe mikatı ise Medîne-i Münevvere’den 15 km uzaklıkta, Mekke yolu üzerindedir. Fakat kişi hava yoluyla gidiyorsa ya evindeyken ya havaalanındayken ya da uçaktayken mikat sınırına girmeden ihrama girip niyetini ve Telbiyesini getirmelidir.

İhramı giymeden önce yıkanmak sünnettir. Hacca niyet eden erkeğin dikişli elbiseleri üzerinden çıkarıp onların yerine İzar ve Ridayı giymesi gerekir. İzar ve ridanın beyaz, yeni veya temiz olması daha efdaldır. Kadın ve erkeğin ihramdan önce elbiseye değil de bedene güzel koku sürmesi sünnettir.

Sonra İhram sünnetine niyet ederek iki rekât namaz kılıp birinci rekâtta El-Fatiha’dan sonra El-Kâfirûn, ikinci rekâtta El-Fatiha’dan sonra El-İhlâs surelerini okuması sünnettir. Daha sonra Kıble’ye yönelerek kalbiyle şöyle der: “Hac ameline girdim.” Diliyle şöyle der: “Lebeyk Allâhumme bi hacc.” (Daha sonra Kıble’ye yönelerek kalbiyle şöyle der: “Niyet ettim Allâh rızası için haccı eda etmeye. Allâh’ım bunu benden kabul eyle ve bana kolaylaştır.” Diliyle ise şöyle der: “Lebbeyk Allâhumme bi hac.” Haccın niyeti şöyle de olabilir: Niyet ettim Allâh rızası için hac amelini yapmaya.

Niyetten sonra erkeğin yüksek sesle, kadının ise kısık ses ile “Telbiye” getirmesi vaciptir. Telbiye ise şöyle getirilir:

لَبَّيْكَ اللَّهُمَّ لَبَّيْكَ ، لَبَّيْكَ لا شَرِيكَ لكَ لَبَّيْكَ ، إنَّ الْحَمْدَ وَالنِّعْمَةَ لَكَ وَالْمُلْكَ لا شَرِيكَ لَكَ
“Lebbeyk Allâhumme lebbeyk, lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk, innel hamde venni’mete leke vel mulk, lâ şerîke lek.”

Telbiye’den sonra kişinin Peygamber Efendimize salavat getirmesi, Allâh’tan rızasını ve Cennet’ini istemesi, Cehennem ateşinden Allâh’a sığınması ve kendisine ve sevdiklerine hayırlı şeyler için dua etmesi müstehaptır. Telbiyeyi çokça okumak da müstehaptır.
Kişinin beğendiği veya nefret ettiği bir şey gördüğünde şöyle demesi sünnettir:

اللَّهُمَّ لاَ عَيْشَ إِلاَّ عَيْشُ الآخِرَةِ

Anlamı: “Ey Allâh’ım, en güzel yaşayış Ahiretin yaşayışıdır.”

Mekke’ye Giriş

Kişinin Mekke’ye ulaştığında şöyle söylemesi sünnettir:

اللَّهُمَّ هذا حَرَمُكَ وَأَمْنُكَ فَحَرِّمْنِي عَلى النَّارِ وَأَمِّنِّي من عَذَابِكَ يَوْمَ تَبْعَثُ عِبَادَكَ وَاجْعَلْنِي مِنْ أَوْلِيَائِكَ وَأَهْلِ طَاعَتِك
“Allâhumme hâzâ haramuke ve emnuke fe harrimnî alennâr ve emminnî min azâbike yevme teb-asu ibâdeke, vec-alnî min evliyâike ve ehli tâ-atike.”

Anlamı: “Ey Allâh’ım! Bu, senin haremindir, senin emniyetli kıldığın yerdir. Beni cehennemden koru, hesap gününde de azabından emin kıl. Beni ibadet eden kullarından eyle!”

Mekke’ye girmeden gusletmek sünnettir. Mekke’ye girerken etrafa eziyet vermekten kaçınmak gerekir. Şayet izdiham olursa kişinin, onu itekleyenlere karşı yumuşak bir şekilde davranması gerekir.

Kişi, Kâbe’yi gördüğü anda ellerini kaldırır ve şöyle dua eder:

اللَّهُمَّ زِدْ هذا الْبَيْتَ تَشْرِيفًا وَتَعْظِيمًا وَتَكْرِيمًا وَمَهَابَةً وَزِدْ من شَرَّفَهُ وَكَرَّمَهُ مِمَّنْ حَجَّهُ أَوْ اِعْتَمَرَهُ تَشْرِيفًا وَتَكْرِيمًا وَتَعْظِيمًا وَبِرًّا اللَّهُمَّ أنتَ السَّلامُ وَمِنْك السَّلامُ فَحَيِّنَا رَبَّنَا بِالسَّلامِ
“Allâhumme zid hâzel beyte teşrîfen ve ta’zîmen ve tekrîmen ve mehâbeten ve zid men şerrafehu ve kerramehu mimmen haccehû ev i’temerahû teşrîfen ve tekrîmen ve tâ’zîmen ve birren. Allâhumme entesselâmu ve minkesselâmu fe hayyinâ Rabbenâ bisselâm.”

Anlamı: “Ey Allâh’ım! Bu beytin (Kâbe’nin) şeref, azamet, kerem ve yüceliğini artır. Ey Allâh’ım! Hac veya umreye gidip de bu beyte saygı gösteren, onu yücelten kullarının da şeref ve keremini artır. Es-Selâm sensin, selâm sendendir. Ey Rabbimiz! Bizi selametle yaşat!”

Bu duadan sonra kişi dünya ve Âhiret için dua eder. Çünkü Müslüman’ın Kâbe’yi gördüğünde ettiği duanın kabul edileceğine dair hadîs varid olmuştur.

Sonra Mescide sağ ayağıyla girer ve şöyle dua eder:

بِسْم اللهِ وَالْحَمْدُ لِِ اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ مُحَمَّدِ وَسَلِّمْ اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي ذُنُوبِي اللَّهُمَّ افْتَحْ لي أَبْوَابَ رَحْمَتِك
“Bismillâhi vel hamdulillâh, Allâhumme ŝalli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin ve sellim, Allâhummeğfir lî zunûbî Allâhummeftehlî ebvâbe rahmetik.”

Kudum Tavafı – Geliş Tavafı

Mescid-i Haram’a girdiğinde Tehiyyetu’l Mescid yerine Tavafu’l Kudum’u (giriş tavafı) yapmak sünnettir.
Tavaf yaparken şöyle dua edilir:

بِسْمِ اللهِ وَاَللهُ أَكْبَرُ اللَّهُمَّ إيمَانًا بِكَ وَتَصْدِيقًا بِكِتَابِكَ وَوَفَاءً بِعَهْدِكَ وَاتِّبَاعًا لِسُنَّةِ نَبِيِّكَ مُحَمَّدٍ صلى اللهُ عليهِ وَسَلَّم
“Bismillâhi ve Allâh-u ekber. Allâhumme îmânen bike ve tasdîkan bikitâbike ve vefâen biahdike vettibean lisunneti nebiyyike Muhammedin ŝallallâhu aleyhi ve sellem.”

Anlamı: “Allâh’ın ismiyle! Allâh (şanı) büyüktür. Allâh’ım! Sana iman ederek ve kitabına inanarak, ahdini yerine getirerek, Muhammed Peygamberinin sünnetine uyarak bu işi yapıyorum. Allâh’ın salât ve selâmı Peygamberinin üzerine olsun.”

Birinci, ikinci ve üçüncü şavtlarda şu dua okur:

اللَّهُمَّ اجْعَلْهُ حَجًّا مَبْرُورًا وَسَعْيًا مَشْكُورًا وَذَنْبًا مَغْفُورًا
“Allâhummec’alhu haccen mebrûran ve se’yen meşkûran ve zenben meğfûran”

Anlamı: “Ey Allâh’ım! Haccımızı mebrur, sa’y’ımızı meşkûr, günahımızı mağfur kıl.”

Dördüncü, beşinci, altıncı ve yedinci şavtlarda şu dua okunur:

رَبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَتَجَاوَزْ عَمَّا تَعْلَمُ إنَّكَ أنتَ الاعَزُّ الاكْرَمُ رَبَّنَا آتِنَا في الدُّنْيَا حَسَنَةً وفي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
“Rabbiğfir verham ve tecâvez ammâ te’lem inneke entel eazzul ekram. Rabbenâ âtinâ fiddunyâ haseneh ve fil âĥirati haseneh vakinâ azâben-nâr.” Ve Kur’an-ı Kerîm’i çokça okur.

Anlamı: “Ey Rabbim! Affet, merhamet et. Bizi bağışla! Sen hem Aziz hem Kerim’sin. Ey Rabbimiz! Bize dünyada ve Âhiret’te ihsan et. Bizi ateş azabından koru!

Mescid-i Harâm’dan çıkacağı zaman sol ayağı ile çıkıp şöyle der:

بِسْم اللهِ وَالْحَمْد لَِِّ اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ مُحَمَّدِ وَسَلِّمْ اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي ذُنُوبِي اللَّهُمَّ افْتَحْ لي أَبْوَابَ فَضْلِك
“Bismillâhi velhamdulillâh, Allâhumme ŝalli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin ve sellim, Allâhummeğfir lî zunûbî Allâhummeftehlî ebvâbe fadlik.”

Safa ile Merve Arasında Sa’y Yapmak

Sa’y’ın tavaftan sonra yapılması vaciptir. Dileyen kişi Tavafu’l Kudum’dan sonra farz olan Sa’y’ı yapabilir. Eğer kişi Tavafu’l Kudum’u yapmamışsa bekler ve ziyaret tavafını yaptıktan sonra sa’y yapar. Sa’y Safa’dan başlar ve Merve’de biter. Gidiş bir, dönüş bir şavt sayılır. Böylelikle şavtları yediye tamamlar. Gücü yeten kişinin bunları yürüyerek yapması vaciptir. Yedi şavtın dördünü yapmak farz; onları yediye tamamlamak ise vaciptir. Hayızlı veya cenabetli kişiden Sa’y sahihtir. Kişi Safa ile Merve arasında Sa’y yapıp yürürken şöyle dua eder:

رَبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَتَجَاوَزْ عَمَّا تَعْلَمُ إنَّكَ أَنتَ الاعَزُّ الاكْرَمُ رَبَّنَا آتِنَا في الدُّنْيَا حَسَنَةً وفي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
“Rabbiğfir verham ve tecâvez ammâ te’lem inneke entel eazzul ekram. Rabbenâ âtinâ fiddunyâ haseneh ve fil âhirati haseneh vekinâ azâben-nâr.”

اللهُ أَكْبَرُ اللهُ أَكْبَرُ اللهُ أَكْبَرُ لا إلَهَ إلا اللهُ وَاَللهُ أَكْبَرُ اللهُ أَكْبَرُ وَلِِ الْحَمْدُ
“Allâh-u Ekber Allâh-u Ekber Allâh-u Ekber Lâ İlâhe İllallâh ve Allâh-u Ekber Allâh-u Ekber ve Lillâhil Hamd”

Anlamı: “Allâh (şanı) büyüktür, Allâh (şanı) büyüktür. Allâh (şanı) büyüktür. Allâh’tan başka İlâh yoktur. Allâh (şanı) büyüktür. Hamd Allâh’adır.”

اللهُمَّ يَا مُصَرِّفَ الْقُلُوبِ ، صَرِّفْ قُلُوبَنَا عَلَى طَاعَتِكَ
“Allâhumme yâ muŝarrifel kulûbi ŝarrif kulûbenâ alâ tâatik”

Anlamı: ”Ey kalpleri çeviren Allâh’ım! Kalplerimizi itaatin üzerinde sabit kıl.”

Aynı zamanda kişi Sa’y esnasında Kur’ân-ı Kerîm’i çokça okur.

Not: Sa’y’ın geniş duaları; Sitemizde “Dualar Bölümü”nde mevcuttur.

Tenbih:

Sa’y meselesinde dikkat edilmesi gereken çok önemli bir husus vardır. Hem Şafiî hem Hanefî hem de diğer bütün mezheplere göre Safâ ile Merve’nin arasında Sa’y yaparken sınırların dışına çıkılmaması gerekmektedir. Sınırlar dışında yapılan Sa’y sahih olmaz. Dolayısıyla şu anda genişletilen Sa’y yerinde Sa’y yapılması sahih olmaz. Muhakkak ki eski yerinde yapılması gerekir veyahut eski yerin hizasında alt veya üst katlarda yapılabilir. (Hanefilerden Molla Ali el-Kâri “Mirkatu’l Mefâtih” ve Kutbuddîn el-Hanefî “el-İ’lâm”, Şafiîlerden İmam Nevevî “El-Mecmu’” ve İmam Ramli “Nihayetu’l Muhtac”, Malikilerden el-Hattâb el-Mâlikî “Mevahibu’l Celîl” adlı kitaplarında bu konuya değinmişlerdir.

Arafat’ta Durmak

Peygamber Efendimiz bir Hadis-i Şerif’te şöyle buyuruyor:

الْحَجُّ عَرَفَةُ

Anlamı: “Hac Arafat’tır.” (İmam Ahmed/El-Müsned)

Vakti; Zilhicceh ayının dokuzuncu gününün zeval vaktinden, onuncu günün (Bayram günü) sabah namazına kadardır. Bu vakit içerisinde bir an bile durmak farziyetin kalkması için yeterlidir.

Bazı âlimler Arafat’a giderken şöyle denmesini uygun gördüler:

اللَّهُمَّ إلَيْك تَوَجَّهْتُ وَلِوَجْهِكَ الْكَرِيمِ أَرَدْتُ فَاجْعَلْ ذَنْبِي مَغْفُورًا وَحَجِّي قَدِيرٌ ءٍ ي إنَّك على كلِّ شَيْ مَبْرُورًا وَارْحَمْنِي وَلا تُخَ
“Allâhumme ileyke teveccehtu ve livechikel kerîmi eradtu fec-al zembî meğfûran ve haccî mebrûran verhamnî ve lâ tuĥayyibnî inneke alâ kulli şey-in kadîr.”

Kişi bu esnada telbiyeyi de çoğaltır. Arafat vakfesi için kişinin gusletmesi da sünnettir. Yine kişinin gündüz ve geceyi Arafat’ta birleştirmesi, yani zeval vaktinden sonra orda bulunup güneş batana kadar orda kalması vaciptir. Hayızlı ve cenabetli olanın da vakfesi sahihtir. Erkekler için, Peygamber Efendimizin صلى الله عليه وسلم durduğu Rahmet Dağı’nın eteğinde bulunan açık ve büyük olan taşların yanında bulunmak sünnettir. Kadınların ise erkeklerin arasında durmamak için etraflarda durmaları daha faziletlidir.

Kişi tahir, hûşûlu, kalbi dünyadan boş arınmış bir şekilde Kıble’ye yönelerek; Tehlil, Tesbih, Tekbîr ve Peygamber Efendimize salavat ile meşgul olması, istiğfar ve dua etmesi, Kur’an-ı Kerîm okuması özellikle El-Haşr Sûresi’ni ve “Lâ ilâhe illallâhu vehdehu lâ şerîke leh, lehul mulku ve lehul hamdu ve huve alâ kullişey-in kadîr” zikrini okuması sünnettir. Duanın Allâh’a hamd ve (O’nu) tazim etmekle, tesbihle ve Peygamber Efendimize salavat getirmekle başlatılması ve bitirilmesi sünnettir.

Arafat’ta öğlen ve ikindi namazları bireştirilerek öğlen vaktinde kılınır. Yani cem’u takdim edilir. Kişi
seferî ise öğlen ve ikindi kasredilerek ikişer rekat kılınır. Seferi değilse bu namazlar kasredilmez. Öğlen ve ikindi namazlarının farzından hemen sonra teşrik tekbiri getirmek vaciptir.

Not: Arafe Duası; Sitemizde “Dualar Bölümü”nde mevcuttur.

Müzdelife’de Gecelemek ve Cemratu’l Akabe’yi Taşlamak

Arafat’tan sonra Telbiyeler getirerek geceleyin Müzdelife’den taşların toplanması müstehaptır. Bayramın dört gününde de şeytan taşlamak isteyen kişi yetmiş, bayramın üçüncü gününde Mina’dan ayrılacak olan kimse ise dördüncü günü taş atmayacağı için kırk dokuz tane taş toplar. (Bu esnada) Kıble’ye doğru yönelir ve şu duayı çokça okur:

اللَّهُمَّ آتِنَا في الدُّنْيَا حَسَنَةً وفي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
“Allâhumme âtinâ fiddunyâ haseneten ve fil âĥirati haseneten vakinâ azâben-nâr.”

Anlamı: “Allâh’ım! Bize dünyada da Âhiret’te de ihsan eyle. Bizi Cehennem azabından koru!”

Müzdelife’de akşam ve yatsı namazları bireştirilerek yatsı vaktinde kılınır. Yani cem’u te’hir edilir. Kişi seferî ise yatsı kasredilerek iki rekat kılınır. Seferî değilse bu namaz kasredilmez. Akşam ve yatsı namazlarının farzından hemen sonra teşrik tekbiri getirmek vaciptir.

Hacılar geceyi Müzdelife’de geçirirler. Daha sonra bayramın birinci gününün Fecir vaktinde Mina’ya doğru Cemratu’l Akabe’yi (büyük cemre) yedi taşla taşlamak için Müzdelife’den ayrılırlar. Dileyen Müzdelife’de biraz kaldıktan sonra Mina’ya doğru hareket edebilir. Hacıların taşları tek tek gerekli havuzun içine atması şarttır. Taşları atarken tekbir getirmek sünnettir.

Taşlama vakti, Hanefi kaynaklarında bayramın birinci günü güneşin doğmasıyla başlar. Hacılar bayramın birinci gününde şeytanı taşladıktan sonra Mina’da kurbanlarını keserler.

Faideli Bilgi: İfrad haccı yapan dilerse kurban kesebilir fakat Temettu’ ve Kıran haccı yapanların kurban kesmesi vaciptir.

Tıraş Olmak veya Saçı Kısaltmak

Kurban kestikten sonra erkek saçını dipten ustura ile keser veya makasla kısaltır. Kadın ise saçlarını bir parmak ucu kadar kısaltır. Bunun da Cemretu’l Akabe’yi taşladıktan ve kurbanı kestikten sonra olması vaciptir. Saçları tıraş etme veya kısaltmanın zamanı, bayramın ilk günü Fecr-i Sâdık’tan sonra başlar. Hacı adayının erkek olsun kadın olsun bu vakitten önce bilerek vücudundan bir kıl dahi kopartması haramdır. Bu vacibi yerine getirmek için saçın dörtte birinin tıraş edilmesi veya kısaltması gerekir. Hiç saçı olmayan kişinin usturayı başının üzerinden geçirmesi sünnettir. Erkeğin, saçını jiletle tıraş etmesi makasla kısaltmasından daha faziletlidir. Çünkü İmam Buhârî’nin rivayet ettiği bir Hadîs-i Şerîf’te

Peygamber Efendimiz ﷺ şöyle buyuruyor:

اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِلْمُحَلِّقِينَ اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِلْمُحَلِّقِينَ. ثَلاَثًا : قَالُوا: يَا رَسُولَ الَّلِ وَالْمُقَصِّرِينَ قَالَ: وَالْمُقَصِّرِينَ.

Anlamı: “Allâh’ım tıraş olanları bağışla.” Dediler ki: “Ey Allâh’ın Rasulü! Ya kısaltanlar?” Üç defa tekrarladıktan sonra Allâh’ın Rasulü dedi ki: “Kısaltanları da.”

Erkeğin saçının hepsini jiletle tıraş etmesi sünnettir. Kadının ise saçının her tarafını kısaltması daha faziletlidir.

Ziyaret Tavafı (Farz olan Tavaf)

Ziyaret tavafı bayramın birinci günü Fecr-i Sadık’ın doğması ile sahih olur. Cemratu’l Akabe’den önce veya sonra, tıraştan önce veya sonra da olsa olur. Fakat en iyisi şeytan taşlamadan ve tıraştan sonra olmasıdır. Ziyaret tavafını yaparken cenabet, hayız ve nifas gibi büyük hadesten, küçük hadesten ve affedilmeyen necasetten temiz olunması ve avret yerlerinin örtülmesi şarttır.

Hayızlı olan kadın, kan kesilip gusledinceye kadar bu tavâfı erteler. Kadının hayızdan temizlendikten sonra bu tavafı yapması şarttır.

Önce, hangi tavafı yapacağına dair niyet edilir. Tavaf, Haceru’l Esved’ten başlayıp yedi sefer yapılır. Bu şavtlardan 4 tanesini yapmak rükûn, diğer üç tanesini yapmak vaciptir. Tavaf eden kişinin bütün tavaflarda Kâbe’yi solunda bulundurması gerekir. Tavaf eden kişi kalabalıktan dolayı başka bir yöne dönmüşse, Kâbe’yi arkasına veya karşısına almışsa döndüğü yere geri dönüp tavafına oradan devam eder. Geri dönemiyorsa bunun yerine bir şavt fazladan yapar. Tavaf esnasında başını çevirirse zararı yoktur. Eğer tavafı kaç sefer yaptığına dair şüpheye düşerse, namazda olduğu gibi az olan sayıyı esas alır. Mesela bu şavt üçüncü mü yoksa dördüncü mü diye tereddüt ederse, üçüncü şavtı esas alır ve devam eder. Tavafın yürüyerek yapılması sünnettir. Binek üzerinde yapmak da caizdir.

Tavaf halinde Peygamber Efendimizin ﷺ okumuş olduğu duaları okumak sünnettir. Bunlardan biri:

اللَّهُمَّ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
“Allâhumme Rabbenâ âtinâ fiddunyâ haseneten ve fil âĥirati haseneten vekinâ azâben-nâr.”

Sahih bir rivayete göre bu dua, Peygamber Efendimizin ﷺ en çok ettiği duadır.

Tavaf esnasında kişi hem kendisi, hem sevdiği kişiler hem de bütün Müslümanlar için dînî ve dünyevî hususlarda dua eder. Kişi tavaf esnasında vaktini sadece Kur’an-ı Kerîm’i okuyarak geçirse de iyidir. Erkeklerin ilk üç tavafı hızlı ve küçük adımlarla yapması sünnettir. Yine ihram kıyafetinin bir kısmını sağ koltuk altından çıkartıp sol omzuna atması sünnettir. Yani sağ omzunun açık olması sünnettir. Kadınlar ise tavafın bütün şavtlarını normalde yürüdükleri gibi yürürler. Ayrıca elbiselerinin üstüne Cilbab (bütün bedenlerini kapatan elbise) giymeleri sünnettir. Tavaftan sonra kişi tavafın vacip olan iki rekât namazını kılar.

Not: Tavafın geniş duaları; “Dualar Bölümü”ndedir.

Mina’da Gecelemek ve Kalan Şeytan Taşlamalarını Yapmak

Kişi ziyaret tavafını yaptıktan sonra Mina’ya döner ve Mina’da kalır. Bayramın ikinci günü öğle olduktan sonra Hayf mescidine yakın olan (küçük) cemreden başlayarak, yedi taşı bu cemreye atar, her taş atışında tekbir getirir, bu cemrenin yanında biraz durur, sonra ortancaya gider aynısını yapar, biraz durduktan sonra Cemretü’l-Akabe’ye gider ve böylece ona da yedi taş attıktan sonra derhal uzaklaşır. Ertesi günü öğleden sonra yeniden üç cemreye aynı şekilde yedişer taş atar. Acele olarak dönmek isterse Mekke’ye döner, Mina’da durmak isterse, dördüncü gün öğleden sonra üç cemreye taşları atar, böylece bitirir. Dördüncü günü fecirden sonra öğleden evvel taş atmak Ebû Hanîfe’ye göre caizdir. Ebû Yusuf ve Muhammed’e göre caiz değildir. Bütün taşları tek tek ve kendine ait havuz içine atmak şarttır. Bu taşların havuzun içine girdiğinden emin olmalıdır, şüphesi varsa tekrarlaması gerekir. Bazı kişilerin yaptığı gibi uzaktan
atmak sakıncalıdır. Hem havuzun içine girmemiş olabilir hem de hacıların başına gelebilir. Taşlama için mazeretsiz vekâlet verilmez, fakat kişi son gününe kadar taşlayamayacak kadar aciz olursa vekâlet verebilir.
Bu günlerde geceleri Mina’da geçirmek sünnettir.

Şeytan Taşlama İle İlgili Özet Olarak;

• Birinci gün, Akabe Cemre’sine 7,
• İkinci gün, küçük, orta ve büyük cemrelere yedişerden
21,
• Üçüncü gün, küçük, orta ve büyük cemrelere
yedişerden 21,
• Dördüncü gün, küçük, orta ve büyük cemrelere
yedişerden 21 olmak üzere toplam 70 taş atılır.
• Bayram’ın üçüncü gününde Mina’dan ayrılan
kimse, dördüncü günü taş atmayacağı için ilk
üç günde toplam 49 taş atmış olur.)

Veda Tavafı

Âfâkî (Mekke’nin dışından gelen) hacıların Mekke’den ayrılmadan yapmaları gereken son tavafa veda veya sader (ayrılma) tavafı denir. “Sader” kelimesi ayrılma anlamına gelir. Veda tavafı, haccın aslî vaciplerinden biridir.
Bütün işlerini bitirdikten sonra Mekke’den ayrılmadan önce “vedâ tavafı yapar”, böylece hac görevini tamamlamış olarak memleketine veya Medîne’ye gider. Afâk, “ufuklar” anlamına gelir. Ufuk, insanın bulunduğu yere göre uzağı temsil ettiği için Mekke’ye uzak ve hıll dışında kalan bölgelere “âfâk” ismi verilmiştir. Bu bölgede yaşayanlara “âfakî” denir.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir