Soru–1: Din ilmi kaç kısma ayırılır?
Cevap–1: Din ilmi birçok kısma ayrılır, ancak bunların en önemlisi şu iki kısımdır: Farz-ı Ayn ve Farz-ı Kifâye.
Allâh-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
﴿ فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنْبِكَ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ﴾
Anlamı: “(Ey Muhammed!) Bil ki, Allâh’tan başka İlâh yoktur. Hem kendinin hem de mümin erkeklerin ve mümin kadınların günahlarının bağışlanmasını dile!”
Soru–2: Din ilmindeki “Farz-ı Ayn” ilim nedir?
Cevap–2: Dinde öğrenilmesi gereken “Farz-ı Ayn” ilim; İslâm’ın Müslüman’a yüklediği itikat, fıkıh ve alış-veriş ile uğraşanın muamelât ilminden olan bir kısımdır. Bunlardan başka; kalp, lisan ve diğer azaların günahlarını öğrenmek, üzerine zekât farz olan kişinin zahir (açık) olan zekât ilmini öğrenmesi ve Hacca gücü yetenin Hac ilmini öğrenmesi her mükellefe farzdır.
Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:
﴿ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الَّذِينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذِينَ لا يَعْلَمُونَ ﴾
Anlamı: “De ki, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Yani bilenlerle bilmeyenler eşit olmazlar.
Peygamber Efendimiz ﷺ bir hadis-i şerifte şöyle buyuruyor:
طَلَبُ الْعِلْمِ فَرِيضَةٌ عَلَى كُلِّ مُسْلِم
Anlamı: “İlim öğrenmek her Müslüman’ın üzerine farz kılınmıştır.”
Tabiinden olan ’Atâ bin Ebî Rabâh şöyle buyurdu:
أَنْ تَتَعَلَّمَ كَيْفَ تُصَلِّي وَكَيْفَ تَصُومُ وَكَيْفَ تَبِيعُ وَكَيْفَ تَشْتَرِي وَكَيْفَ تَنْكِحُ وَكَيْفَ تُطَلِّقُ
Anlamı: “Nasıl namaz kılacağını, nasıl oruç tutacağını, nasıl satın alıp, nasıl satacağını ve nasıl nikâhlanıp nasıl boşayacağını öğrenmendir.”
Soru–3: Din ilmindeki “Farz-ı Kifâye” ilim nedir?
Cevap–3: Dinde öğrenilmesi gereken “Farz-ı Kifâye” ilim; İslâm’ın, her Müslümanın bizzat kendisine değil, Müslüman topluluklarının üzerine yüklediği ilimdir. Kur’ân-ı Kerîm’i ezberlemek, cenaze namazı kılmak ve dalâlet ehline reddiye hazırlamak gibi.
Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:
﴿فَلَوْلَا نَفَرَ مِنْ كُلِّ فِرْقَةٍ مِنْهُمْ طَائِفَةٌ لِيَتَفَقَّهُوا فِي الدِّينِ وَلِيُنْذِرُوا قَوْمَهُمْ إِذَا رَجَعُوا إِلَيْهِمْ لَعَلَّهُمْ يَحْذَرُونَ﴾
Anlamı: “Onların her kesiminde bir grup dinde (dînî ilimlerde) geniş bilgi elde etmek ve kavimleri (savaştan) döndüklerinde onları ikaz etmek için geride kalmalıdır. Umulur ki sakınırlar.”