Maşita’yı hatırlayın değerli müslümanlar.
Maşita öyle bir hatundu ki, ayakları islamda dağ gibi sebat eden mübarek bir hatundu. İslam iliklerine kadar işlemiş mübarek bir hatundu.
Maşita, “saç tarayıcısı” demektir. Firavunun kızının saç tarayıcısı. Hani Efendimiz Aleyhissaletuvesselam, Mekke’den Kudüs’e, İsra Ve Mir’ac gecesinde Burağın üzerinde Cebrail Aleyhisselam ile gidiyorlarken, Cebrail aleyhisselama neyi sormuştu? Almış olduğu buram buram kokunun kaynağını sormuştu.
Allâh Rasulu buram buram bir koku almıştı. Çok güzel kokan bir yerin üzerinden geçtiğini fark etti. Burası neresidir? Diye sordu, Cebrail:
“Burası Maşita’nın kabridir”
demişti. Peki bu Maşita kimdi? Maşita Firavunun kızının saç tarayıcısıydı. Birgün saçlarını tarıyorken tarağı elinden düşürüyor. Bismilleh diyip düşen tarağı geri alıyordu. Firavunun kızı dedi ki:
“Senin benim babamdan başka Rabbin mi var?” dedi.
Maşita sağlam bir kalple, titremeyen bir sesle, cesur bir yürekle dedi ki:
“Senin de benim de babanın da Rabbi Allâh’tır”
firavunun kızı derhal koşturup bu sözü babasına yetiştirdi.
Firavun Maşita’yı tehdit etti. Maşita ödün vermedi, sözünden dönmedi, imanını terk etmedi. Ölümle tehdit edildi, dönmedi. Çocuklarını öldürmekle tehdit etti, dönmedi.
En sonunda firavun kaynar yağlı bir su hazırlattı. Çocuklarını bir bir suya atıyordu. Dön, yoksa bütün çocuklarını öldürürüm diyordu. Birinci çocuğunu atıyor, eti kemiğinden sıyrılıyordu. Bu olayı görüyor, yine de sebat ediyordu Maşita. İkinci çocuğunu atıyor aynı keza, üçüncü çocuğunu atıyor, eşini atıyor ve en sonunda sıra kundakta ki bebeğine geliyor. Hüzünleniyor Maşita, anadır sonuçta.
Çocuk dile geliyor, diyor ki:
“Ey annem! Ahiretin azabı dünyanın azabından daha çetindir. Sabırlı olasın, sen hak yoldasın.”
Bunu da duyduktan sonra cesaretinin üzerince cesaret biniyor ve firavuna diyor ki:
“Senden bir isteğim var Ey firavun!”
Firavun nedir? Diyor.
Maşita diyor ki:
“Beni ve çocuğumu da attıktan sonra kemiklerimizi toparlayıp bir yere gömesin.”
ve Firavun “İstediğin olacaktır” diyor. Sonra Maşita’yı kundakta ki bebeğiyle kaynar yağın içerisine attırıyor ve o kemikleri toplattırıp bir yere gömdürüyor. Allâh Rasulu Aleyhissaletuvesselem, Mekke’den Kudüs’e giderken üzerinden geçerken almış olduğu o koku Maşita’nın ve çocuklarının kabrinden gelen kokudur. İşte Maşita ayakları İslamda dağ gibi sebat eden bir hatundu, Mü’mine, Salihe bir kadındı.