1. Anasayfa
  2. Önemli Gün ve Geceler

Beraat Kandili

Beraat Kandili
0

Âlemlerin Rabbi olan Allâh’a hamd, Efendimiz Muhammed’e salat ve selam olsun. Allâhu Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm’de bizlere şunu bildirmektedir: “Hayırlı amelleri işleyiniz ki kurtuluşa
eresiniz.”
Bu Âyet’te kurtuluşa erebilmemiz için bizlere hayırlı amelleri yapmamız emredilip teşvik
ediliyor. Bu hayırlı amellerden bir tanesi de Beraat Kandili gibi geceleri hayırlarla
geçirmektir. Bu geceyi namaz kılmak, Kur’ân-ı Kerîm okumak, dua, zikir, Allâh’a tövbe
etmek ve Allâh’ın her Müslüman mükellefin üzerine farz kıldığı zarûri olan ilmi tahsil etmek
gibi hayırlı amellerle geçirmemiz gerekir. Ayrıca Beraat Kandili’nin gecesinde Rabbimizin
razı olduğu amellerde muvaffak olabilmek için Allâh’a dua edilmesi çok mühimdir.
Efendimiz صلى الله عليه وسلم buyurdu ki: “Şabân ayının 15. Gecesi olduğu zaman, gecesini ihya ediniz
gündüzünde de oruç tutunuz.” (İbn-i Mâceh)
Efendimiz’in صلى الله عليه وسلم” Beraat gecesini ihyâ ediniz” sözünün manası ise “bu geceyi hayırlarla
geçiriniz” demektir. Yani kaza namazları olanlar kaza namazlarıyla, kaza namazı olmayanlar
ise nafile namazlarla meşgul olsunlar. Nitekim Efendimiz صلى الله عليه وسلم bir Hadîs-i Şerîf ’te şöyle
buyurdu: “Farzlardan sonra en faziletli namaz gece namazıdır.” Aynı şekilde ister bu gecede
ister başka gecelerde olsun, Allâh’ı zikretmek Mü’min kula çokça sevap kazandırıp fayda
sağlar. Allâh’ı zikretmek kalpleri yumuşatır ve nefisleri temizler. Keza tövbe etmek de
Müslüman’a fayda sağlar. Zira küçük olsun büyük olsun bütün günahlardan derhal tövbe
etmek farzdır. Tövbe Allâh’ın rızasına ulaşmak için atılacak ilk adımdır. Tövbe, günahların
bağışlanmasına sebep olur. Peygamber Efendimiz صلى الله عليه وسلم şöyle buyurdu: “Günahından tövbe
eden kimse, günahı işlememiş gibidir.” (İmâm Beyhakî)
Bu gecelerde yapılan dua kabul edilir. Ancak dua edebilmek için de ilme ihtiyacımız vardır
ki ettiğimiz dua Allâh’ın dinine muvafık olsun. Çünkü bazı insanlar kendilerince dua ederler
ancak Allâh’ın dinine muhalif olurlar. Bazı insanların “Beraat gecesine özel dua” diye
söyledikleri bazı dualarda dinimize aykırı olan ibarelere rastlamaktayız: “Allâh’ım! Şayet beni
Levh-i Mahfuz’da şaki (kâfir) olan kimselerden yazmışsan yazını sil ve beni saidlerden
(Müslümanlardan) yaz”, “Allâh’ım! Şayet beni rızkı az olup mahrum olanlardan yazdıysan sil
ve rızkımı bollaştır.” şeklinde dualar ediyorlar. Bu ve bunun gibi batıl olan sözler, Ömer

Efendimiz’den veya Mücâhid’den sahih bir senetle varit olmamıştır. Unutulmamalıdır ki
Allâh’ın dilemesi, dua eden bir kimsenin duası, sadaka veren bir kimsenin sadakası ya da
başka hayırlı bir amel ile asla değişmez.

Bizzat Efendimiz صلى الله عليه وسلم şöyle buyurmuştur: “Rabbimden üç şey niyaz ettim. İkisini verip
birini vermedi ve buyurdu ki: Ey Muhammed ben bir şeyi dilemişsem o dilediğim kesinlikle
değişmez.” Noksan sıfatlardan münezzeh olan Yüce Allâh dilemesini en sevdiği kulu
Muhammed صلى الله عليه وسلم için değiştirmediyse, nasıl olur da bizden birinin duası için değiştirir!
Allâh’ın dilediği asla değişmez. Aynı şekilde Peygamber Efendimiz صلى الله عليه وسلم buyuruyor ki: “Allâh’ın
dilediği olur dilemediği ise asla olmaz.”
Bazı kimselerin dilinde dolanıp İmâm Ebû Bekir efendimize nispet edilen ve dinimize
muhalif olan söylemlerden Müslümanları sakındırıp uyarmak farzdır. Bu batıl söylemlerden
biri de Ebu Bekir efendimize nispet edilen şu sözdür: “Allâh’ım! Bedenimi o kadar büyüt ki
benden başka hiç kimse Cehenneme sığmasın”. Bu sözün içeriğinde Yüce Allâh’ın takdirinin
değişmesini talep etme vardır ki bu da Kur’ân’da bildirilen ve Efendimizin tebliğ ettiği İslâm
inancına aykırıdır. İmandan ayıran bu sözü Ebû Bekir Efendimize nisbet etmekten Allâh’ın
rahmetine sığınırız. O Cennet’le müjdelenmiş sahâbi olarak, nasıl olur da Allâh-u Teâlâ’nın
“Andolsun ki Cehennemi insan ve cinlerle dolduracağım” manasındaki Âyetin’e zıt ve
muhalif söz söyleyebilir? Allâh-u Teâlâ bu Âyet’te kâfirlerin kesinlikle Cehennem’e
gireceklerini bildirmiştir. Ayrıca Âyetler’de bazı günahkâr Müslümanlar’ın Cehennem azabını
tadacağı zikredilmektedir. Aynı şekilde Efendimiz صلى الله عليه وسلم bazı günahkâr Müslümanlar’ın
Cehenneme gireceklerini bildirdi. Bu delillerden sonra, nasıl olur da Allâh’tan takdirini
değiştirmesi talep edilir?!
Ayrıca,Kur’ân-ı Kerîm’in indirilişinin Kadir Gecesi’nde olup Beraat gecesinde olmadığını
da beyan etmemiz gerekir

Dünya semasına iner…” Bu tefsir dine uymayan bir tefsirdir. Bu Hadîs’te Allâh hakkında
geçen “yenzilu” kelimesi, “Allâh meleklerine inmelerini emreder” anlamındadır. Bilinmesi
gerekiyor ki Allâh hakkında inmek, çıkmak, gelmek, gitmek, mekân, zaman, şekil, hareket ve
buna benzer acizlik belirtisi olan sıfatlar kullanılamaz. Allâh’ı bu tür acizlik belirtisi olan
sıfatlarla vasıflandırmak kişiyi imandan ayırır.
Beraat Kandili en efdal ay olan 11 ayın sultanı Ramadân’ın habercisidir. O öyle bir aydır
ki ayların efendisi ve orucun, ibadetlerin, sabrın, iyiliğin, yardımlaşmanın, fakir fukaraya
yemek yedirmenin, ihtiyaç sahiplerine giysi giydirmenin ayıdır. Allâh bizlere bu gecede bolca
ibadet etmeyi nasip eylesin…
Beraat Gecesi Hakkında Yanlış Bilinen Hususlar
1- Özellikle Beraat Gecesi’nde anlatılan, İmâm Buhârî ve Müslim’in rivayet ettiği
müteşâbih olan ‘Nuzûl Hadîsi’ bazı kimseler tarafından sahîh bir hadîs olmasına rağmen
yanlış tefsir edilmekte ve şu şekilde açıklanmaktadır: “Rabbimiz her gece, gecenin üçte bir
bölümü kalınca dünya semasına iner ve şöyle seslenir: Bana dua eden yok mu, duâsını kabul
edeyim? Benden bir şey isteyen yok mu, istediğini vereyim. Benden mağfiret (bağışlanma)
dileyen yok mu, kendisini bağışlayayım.”
Veya diyorlar ki “Şabân ayının on beşinci gününü oruçla geçirin.Gecesinde ise ibadete
kalkın. Çünki o gece güneş batınca Allâh keyfiyetini bilemediğimiz bir hâlde en yakın semaya
tecelli eder.”
Bu hadîs için yapılan bu açıklama doğru değildir. Hadîsin doğru manası ise şudur: İmâm
Ahmed bin Hanbel Müsned’inde naklettiğine göre Peygamber Efendimiz mealen şöyle
buyurdu: “Gecenin üçte birini geçtiğinde Allâh, birine (bir meleğe) şöyle nida etmesini,
seslenmesini emreder: İstiğfar eden yok mu, Allâh günahlarını bağışlasın? Dua eden yok mu,
Allâh duasını kabul buyursun? Bir isteği olan yok mu? Allâh isteğini kabul etsin?” Öyle ki, bir
başka Hadîs-i Şerif ’te de “Yunzilu Rabbuna …”, yani “Rabbimiz indirir…” diye geçmektedir.
Veya Hadîs’te zikredilen mana Allâh’ın rahmeti iner, Allâh’ın emriyle melekler iner
manasındadır (İmam Al-İzz bin Abdusselâm, İmâm Dehlen, . İmâm En-Nesâi ve başka hadîs
âlimlerinin de rivayet ettikleri hadîsler bu duruma açıklık getirmektedir.) Şurası kesin olarak
bilinmelidir ki; yüce Rabb’imiz inmekten, çıkmaktan, hareketten, durgunluktan, intikalden,
bir hâlden bir hâle geçmekten ve değişmekten münezzehtir. Çünkü bu saydığımız sıfatların
tamamı yaratılmışların sıfatlarındandır. Allâh ise hiçbir şeye benzemez. Allâh gökte değildir,
Arş’ın üzerinde değildir. Allâh mekândan münezzehtir, mekânsız olarak vardır.
Nitekim yüce Allâh Eş-Şûrâ Sûresi’nin 11. Ayet’inde hiçbir şeye benzemediğini bildiriyor.
Bir kimse Allâh’ın gökte olduğuna veya herhangi bir mekânda olduğuna inanıyorsa veya
Allâh’ı yaratılmışlara benzetiyorsa o kimsenin Allâh hakkında ki inancı doğru değildir.
Hemen o bozuk inancını terk edip İslâm’a girmek niyetiyle Kelime-i Şehâdet’i söylemesi
gerekir.

2- Bazı kişiler diyorlar ki; Kur’ân-ı Kerim Beraat gecesinde inmiştir. Bu asla doğru değildir.
Doğrusu ise; Kur’ân-ı Kerîm Kadir gecesinde inmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de Kadir Sûresi’nin
anlamında şöyle geçmektedir: Şüphesiz onu (Kur’ân’ı), Kadir gecesinde (Levh-i Mahfûz’dan
aşağı birinci semaya) biz indirdik. (Elmalı Hamdi Yazır, Ali Fikri Yavuz)
3- Beraat gecesi ile alakalı yanlış anlatılan bir konuda diyorlar ki: Bu gecede (Beraat
Gecesi) Allâh-u Teâlâ bazı meleklere bir yıl içerisinde dünyada hasıl olacak bazı şeyleri yani
kim ölecek, kim doğacak, kim fakir olacak, kim Sıla-i Rahim yapacak, kim zengin olacak, kim
fakir olacak, felaketler, afetler vb. şeyler bildirir. Burada beyan edilen bir yıl içersinde hasıl
olacak olanların meleklere bildirilmesi olayı Kadir Gecesinde gerçekleşir. Beraat gecesinde
değil!
Kur’ân-ı Kerîm’de, Duhân Suresin manasında şöyle bildirilmektedir: “Gerçekten biz onu,
mübarek bir gecede (Kadir gecesinde) indirdik. Çünkü biz, (Kur’ân’ın hükümleri ile)
hakikatten yüz çevirenleri uyarırız. Her hikmetli iş o mübarek gecede ayırt edilir. (Rızık, ecel,
ölüm, hayat, iyi ve şerden ibaret bütün işler Kadir gecesinde bazı meleklere bildirilir yani
melekler Levh-i Mahfuz’a bakıp öğrenirler).

İmâm Ebû Hanîfe bir sözünde şöyle buyurmaktadır: “Allâh-u Teâlâ’nın zatı ve sıfatları
yaratılmış değildir. Sonradan olma da değildir. Yaratılmışlarda olan değişme ve ihtilafa
uğrama gibi durumlardan münezzehtir. Kim ‘Allâh’ın sıfatları sonradan olmuştur veya
yaratılmıştır’ derse veya duraklarsa (yani “yaratılmıştır veya yaratılmamıştır demem” gibi)
veya şüphe ederse küfre girer (dinden çıkar).”
Müslümanlar’ın sıkça zikrettikleri ve dillerinden düşürmedikleri Hadîs-i Şerîf ’te
Peygamber Efendimiz صلى الله عليه وسلم şöyle buyuruyor: “Allâh’ın dilediği olur dilemediği ise olmaz.”
Yine Peygamber Efendimiz صلى الله عليه وسلم şöyle buyuruyor: “Rabbimden dört şey diledim üçünü
kabul etti birini kabul etmedi.” Ve Yüce Rabbimiz, Hadîs-i Kutsî’de Peygamber Efendimize
şunu bildirmiştir: “Ey Muhammed! Ben ezelde bir şeyin olmasını dilediysem bu şey geri
çevrilmez, değişmez!”


Bu Âyet’i, Kur’ân’ın tercümanı lakabıyla meşhur olan sahâbi, ibn-i Abbâs radıyallâhu
anhu, bu şekilde tefsir etmiştir: “Yani bir Kadir gecesinden sonraki Kadir gecesine kadar bir
yıl içersinde dünyada hasıl olacak olan bazı şeyler bazı meleklere bildirilir’’.
4- Yine bu gecede yaygın olan yanlış söylemlerden birisi de şudur: “Ey Allâh’ım! Beni
Levh-i Mahfûz’da şakî (hayırlara muvaffak edilmemiş), mahrum, rızkı az olarak yazdıysan ey
Allâh’ım onu “sil” ve beni saadet ehli, rızkı bol olanlardan yaz…” veya “Allah’ım, öyle
yazdıysan, yazdığını değiştir” veya “Allâh yazdıysa bozsun.” diyorlar. Bu cümlelerdeki “sil” ve
“değiştir” kelimeleri yanlış birer ibaredir.
Çünkü Allâh’ın dilemesi değişmez. Kader değişmez! Allâh, ezelde takdir ettiği şeyleri
Kalem’e emretti ve Kalem Levh-i Mahfuz’a yazdı. Bizler kaderimizi bilmiyoruz lakin Allâh
her şeyi bilendir. Allâh, gelecekte hasıl olacak olanları bilendir. Ve bildiği üzere Kalem’e
emretmiştir, Kalem de Levh-i Mahfûz’a (yedi göğün üzerinde bir kitap) Kıyâmet’e kadar
olacak olan her şeyi yazmıştır. Bu yazı da asla değişmez. Kim Allâh’ın takdirinin
değiştirdiğine inanırsa, bilsin ki İslâm dininden ayrılmıştır.
Bu kişinin yanlıştan dönüp İslâm’a geri dönmesi için Kelime-i Şehâdet’i söylemesi gerekir.
Ancak kişi: “Allâh’ım, beni Cehennem’den koru, bana Cennet’i nasip eyle, rızkımı artır,
günahlarımı affet.” vb. şeklindeki hayırlı duaları edebilir.
Allâh’ın takdiri kulların tüm fiillerini ve sözlerini kapsar. Allâh-u Teâlâ’nın takdir ettiği,
dua edenin duası ile, sadaka verenin sadakası ile veya adak adayanın adağı ile değişmez.
Çünkü değişim yaratılmış olmanın en büyük alametidir. Oysa ki Allâh yaratılmış değildir!

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir