CEMÂAT NAMAZI
Mükellef, hür ve mazereti olmayan erkeklerin beş vakit namazı cemaat ile kılmaları İmâm’a göre vâcibe yakın Sünnet-i Müekkede’dir; farz-ı kifâye olduğu da söylenmiştir. Bu kimselere, Cuma namazı kılınan şehirde ikamet ettikleri takdirde, Cuma namazını cemaat olarak kılmaları farz olur; köyde veya çadırda yaşayanlara farz değildir. Gittiği beldede ikamet etmeye niyet edene de Cuma namazını kılmak farzdır. Şehrin civarında yaşayan kimseler ise şehrin bitiminden ezan okunduğu takdirde ezanı duyuyorlar ise oraya gidip Cuma namazını kılmaları farzdır.
Cuma namazının edâ edilebilmesinin şartları şunlardır:
Öğlen namazının vaktinin girmiş olması
Sultan veya vekilinin olması
Bu ikisi veya bunların yerini tutanlar bulunmaz ise, halkın bir hatip tayin ederek Cuma namazını kılması, zaruret olduğundan dolayı câiz olur.
Cuma namazının geçerli olacağı cemaatin bulunmasıyla, namaz öncesi hutbenin verilmesi
Namazın cemaat olarak kılınması
İmâm Ebû Hanife’ye göre imam dışında en az üç kişi olması gerekir. Bu sahih olan görüştür. İmâm Ebû Yûsuf’a göre ise imam dışında en az iki kişi olması gerekir.
Umûmî izin yani namaz kılınan yerin herkese açık olması
En az yapılması gereken hutbe İmâm Ebû Yûsuf ve İmâm Muhammed’e göre uzun bir zikirdir ve bu zikrin en azı da Tahiyyât miktarıdır. İmâm Ebû Hanife’ye göre ise hamd (Elhamdu lillâh) veya tehlîl (Lâ ilâhe illallâh) sözünü söylemekle yetinilirse, yapılan hutbe mekruh olmakla birlikte geçerlidir.
Hutbeyi cemaatin duyabileceği şekilde ve Arapça okumak sünnettir. Dolayısıyla hutbe farsça okunabilir.
Hutbe; ayakta, iki hadesten temiz olarak, yâni cünüp olmayıp, abdestli olarak, bedenin, durulan yerin ve üzerinde bulunanların necâsetten arınık olup avret yerleri örtülü olarak okunur.
İki hutbe arasında üç ayet okuma miktarı kadar oturulur
İki hutbe ile namaz arasında, namazla alakalı olmayan bir şey ile uzun süre meşgul olunmaması gerekir. Eğer bu yapılırsa, hutbeyi iâde etmek gerekir. Ancak bu durumda namaz başkasına kıldırılırsa, hutbenin iâde edilmesi gerekmez.
Eğer hutbe oturarak veya taharetsiz olarak verilir ya da iki hutbe arasında oturulmaz veya cemaate sırt çevrilirse, mekruh olmakla birlikte hutbe geçerli olur.