Mîzan yani terazi; amellerin tartıldığı, ortasında bir direk ve her iki yanında birer kefenin bulunduğu büyük bir cisimdir. Mîzan’a, yani ahiret terazisine iman etmek farzdır.
Allâh-u Teâlâ El-A’râf Sûresi’nin 8. Ayet-i Kerîmesi’nde şöyle buyuruyor:
﴿ وَالْوَزْنُ يَوْمَئِذٍ الْحَقُّ ﴾
Anlamı: “O günde (kıyamet gününde) tartı haktır.”
Mü’minin sevapları bir kefeye, günahları da diğer kefeye konulur. Eğer sevapları günahlarından daha ağır gelirse, o kişi azapsız Cennete girer. Eğer günahları sevaplarından daha ağır gelirse, o kişinin durumu, Allâh’ın meşi’eti(dilemesi) altındadır. Allâh dilerse affeder, dilerse o kişiyi (Cehennemde) azap çektiktirdikten sonra Cennete sokar. Eğer sevapları ve günahları eşit olan kişilere ise “Ehli Ârâf” denir. Bunlar Cennetin dışında bir süre bekletildikten sonra Cennete girerler.
Allâh-u Teâlâ El-Kâri’eh Sûresi’nin 6. – 9. Ayet-i Kerîmeleri’nde şöyle buyuruyor:
فَأَمَّا مَنْ ثَقُلَتْ مَوَازِينُهُ فَهُوَ فِي عِيشَةٍ رَّاضِيَةٍ وَأَمَّا مَنْ خَفَّتْ مَوَازِينُهُ فَأُمُّهُ ٌهَاوِيَةٌ
Anlamı: “O gün her kimin(Mü’minin) tartılan (hayırlı) ameli ağır gelirse; işte o, hoşnut edici bir yaşayış içinde olur. Ameli kötü olana gelince, onun yeri hâviyeh’tir.” Yani o kötü amelin sahibinin yeri Cehennemdir.