Hac ibadeti için kişinin Müslüman olması şarttır. Çünkü hac bir ibadettir ve ibadetler, Müslüman olmayan bir kimseden sahih olmaz. Aslı kâfir (Yahudi veya Hristiyan) veya mürted olan (önceden Müslüman olup, sonra İslâm dininden çıkan) kimseye, ilk önce Müslüman ol sonra hacca git, denir. Aksi halde Ahiret gününde Müslüman olmayıp hacca gitmediği için hesaba çekilir.
Hac; Arapça lugatine göre “kastetmek” demektir. Istılahta: Hac, belirli fiillerle Kâbe’ye gitmeyi kastetmek demektir.
Allâh-u Teâlâ şöyle buyuruyor:[1]
﴿ وَ للِه ِعَلَى الْنَّاس ِحِجُّ الْبَيْت ِمَن ِاسْتَطَاعَ إِلَيْه ِسَبِيلً ﴾
Anlamı: “Gücü yetenin Hacca gitmesi, Allâh’ın emridir.”
Peygamber Efendimiz’e İslâm hakkında bir soru sorulduğunda şöyle buyurdu:[2]وحَجّ ِالْبَيْتِ
Anlamı: “…ve Hacca gitmek…”
[1] Âl-i İmrân 97
[2] İmâm Buhârî, Sahîh-i Buhârî; İmâm Müslim, Sahîh-i Müslim
Müslüman, hür, mükellef ve gücü yeten, yani Haccın masraflarını (gidiş ve dönüş), ailesinin masraflarını (yiyecek, giyecek ve oturacak yer) karşılayabilen ve borcu olmayan veya borcundan fazla parası olan kimselere ömürlerinde bir defa Hac ve Umre yapmak farzdır
Haccın çeşitleri üçtür:
- İfrad Haccı: Hacı adayı ihrama girerken sadece Hacca niyet eder ve Hac vazifelerini yerine getirir. Bitirdikten sonra isterse Umre yapabilir. İfrad Haccı yapanlara kurban kesmek vacip değildir. Şafiilerde en faziletli Hac budur.
- Temettu Haccı: Umre ve Haccı ayrı ayrı ihrama girerek yapmaktır. Hacı adayı Hac aylarında önce Umre için ihrama girip Umre vazifesini yapar ve ihramdan çıkar. Günü gelince yeniden ihrama girerek Hac vazifelerini yerine getirir. Temettu Haccında kurban kesmek vaciptir.
- Kiran Haccı: Umre ve Haccı bir ihramda yapmaktır. Hacı adayı ihrama girerken hem Umre, hem de Hacca niyet eder. Kiran Haccında da kurban kesmek vaciptir. Hanefilerde en faziletli Hac budur.
Hacca gitmek isteyen bir kimse bu üç çesit Hacdan hangisini dilerse onu yapar. Usulüne uygun olarak hangisini yaparsa Hac görevini yerine getirmiş olur.
Haccın rükünleri şunlardır:
- İhrâma girmek. İhrâma giren kimse kalbiyle şöyle der: “Niyet
Allâh rızası için Hac vazifesini yapmaya.”
- Arafat’ta durmak.
- Kâbe’yi tavaf etmek.
- Sâfâ ile Mervâ arasında “Sa’y”ı yapmak.
- Saç kazıtmak veya kısaltmak.
- Rükünlerin çoğunu sırayla yapmak.
NOT: Rükünlerden biri yapılmazsa Hac sahîh olmaz.
Tavaf için tahâret şarttır. Yani büyük hadesten temiz olması, abdestli olması ve necasetten temiz olması şarttır. Hacerul Esved’den başlayıp Ka’be sol tarafında kalacak şekilde yedi defa Kâbe’nin etrafını dönmesi şarttır. Farz olan tavaf “İfâda” tavafıdır. O da, Arafat’ta durduktan ve bayram gecesinin yarısından sonra yapılır.
Sa’y; tavaftan sonra yapılır. Yedi defadır. Sâfâ’dan başlayıp Mervâ’de biter. Gidiş bir, geliş bir defa sayılır. Sa’y için tahâret şart değildir.
Allâh-u Teâlâ şöyle buyuruyor:[1]
﴿ إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعَائِرِ اللهِ ﴾
Anlamı: “Şüphe yok ki, Safâ ile Merve Allâh’ın şiarlarındandır.”
[1] El-Bakarah 158
Saç kazımanın veya kısaltmanın en azı, başın sınırından üç saç telinin kesilmesi, koparılması veya benzer şekilde yapılmasıdır.
Peygamber Efendimize bir hadis-i şerifte şöyle şöyle buyurdu:[1]
اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِلْمُحَلِّقِينَ
Anlamı: “Ey Allâh’ım! Saçını usturayla vuranları bağışla.”
[1] İmam Buharî, Sahih-i Buharî; İmam Müslim Sahih-i Müslim
Haccın rükünleri aynı zamanda Umrenin de rükünleridir. Sadece Arafat’ta durmak Umrenin rükünlerinden değildir. Hatta sünnet bile değildir.
İhrâma giren kişiye harâm olan şeyler şunlardır:
- Koku sürmek, başa veya sakala yağ ya da bal mumu sürmek.
- Saç veya tırnak kesmek.
- Sevişmek veya cinsel ilişkiye girmek.
- Nikâh yapmak.
- Yenilebilen vahşi hayvanı avlamak.
- Erkeklerin başını örtmesi ve dikişli elbise giymesi.
Kadınların yüzünü örtmesi veya eldiven giymesi.
Her kim saydığımız harâmlardan birini yaparsa günah işlemiş olur ve fidye vermesi üzerine farzdır. Ancak nikâh kıymada fidye yoktur ama günahı vardır. Birinci Tehellül’den[1] önce cima yaparsa Haccı bozulmuş olur. Ama kişinin rükünlere devam etmesi ve ertesi yıl kaza yapması üzerine farzdır.
[1] Birinci Tehellül: Farz tavafı yapmak, kazımak veya kısaltmak ve Cemratü’l Akabe’yi taşlamak fiillerinin iki tanesini yapmaktır.
Her kim saydığımız harâmlardan birini yaparsa günah işlemiş olur ve fidye vermesi üzerine farzdır. Ancak nikâh kıymada fidye yoktur ama günahı vardır. Birinci Tehellül’den[1] önce cima yaparsa Haccı bozulmuş olur. Ama kişinin rükünlere devam etmesi ve ertesi yıl kaza yapması üzerine farzdır.
[1] Birinci Tehellül: Farz tavafı yapmak, kazımak veya kısaltmak ve Cemratü’l Akabe’yi taşlamak fiillerinin iki tanesini yapmaktır.
Cemratü’l Akabe’nin vakti; bayram gecesinin yarısından sonra, üç Cemre’nin vakti ise Teşrik (bayramdan sonra gelen ilk üç gün) günlerinin zeval vaktinden sonra başlar.
Mekke ve Medine’de hayvan avlamak ve ot koparmak İhrâma giren ve girmeyen herkese harâmdır. Ayrıca Mekke’de hayvan avlayanın ve ot koparanın fidye vermesi farzdır. Medine’de ise fidye yoktur.
Faide:
Peygamber Efendimiz’ in kabrini ziyaret etmek âlimlerin icmâı ile sünnettir.
İmâm Darakutnî’nin[1] rivâyet ettiği ve Hafız es-Subkî’nin güçlendirdiği bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor:[2]
مَنْ زَارَ قَبْرِي وَجَبَتْ لَهُ شَفَاعَتِي
Anlamı: “Kabrimi ziyaret eden şefaatimi hak etmiş olur.”
Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifte şöyle buyuruyor:[3]
لَيَهْبِطَنَّ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ حَكَمًا مُقْسِطًا، وَلَيَسْلُكَنَّ فَجًّا حَاجًّا أوَ مُعْتَمِرًا، وَلَيَأْتِيَنَّ قَبْرِي
حَتَّى يسَُلِّمَ عَلَيَّ وَلأرَُدَّنَّ عَلَيْه
Anlamı: “Meryem’in oğlu İsâ adaletli bir hâkim olarak inecektir. Hac veya Umre için yola çıkacaktır. Ondan sonra kabrime gelip bana selâm verecektir. Ben de ona cevap vereceğim.”
[1] Sünen-i Dârakutnî
[2] İmâm Mâli, el-Muvatta
[3] El-Müstedrak; İmâm Suyûtî; el-Camul Cevâmi’
Peygamber Efendimiz’in kabrini ziyaret etmek icmâ’ ile sünnettir. Bunu İmâm Kâdî İyâd ve İmâm Nevevî nakletmişlerdir. Allâh-u
Teâlâ şöyle buyurmuştur:[1]
﴿ وَلَوْ أنََّهُمْ إِذ ظَّلَمُوا أنَفُسَهُمْ جَاؤُوكَ فَاسْتَغْفَرُواْ اللهَ وَاسْتَغْفَرَ لَهُمُ الرَّسُولُ لَوَجَدُوا اللهَ
تَوَّابًا رَحِيمًا﴾
Anlamı: “Şâyet onlar kendilerine karşı zulümde bulunup da sana gelir ve Allâh’tan af dilerlerse, Allâh Rasûlü de onlar için af dilerse Allâh onların tövbelerini kabul eder ve onlara rahmet eder.”
Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifte şöyle buyuruyor:[2]
مَنْ زَارَ قَبْرِى أوَْ قَالَ مَنْ زَارَنِى كُنْتُ لَهُ شَفِيعًا أوَْ شَِهِيدًا
Anlamı: “Kim kabrimi veya beni ziyaret ederse ona şefaatçi veya şahit olurum.”
Hadis hafızı İmâm Subkî bu hadisin isnadının kuvvetli olduğunu bildirmiştir.
[1] En-Nisâ’ 64
[2] İmam Beyhaki, Sünenu’l-Kübrâ
Peygamber Efendimizin kabrini ziyaret etmek için yola çıkmanın caiz olduğunu İmâm İbn-i Hacer[1] ve İmâm Takiyyuddîn El-Husani[2] zikretmiştir. Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifte şöyle buyurdu:[3]
ل تُشَدُّ الرِّحَالُ إِل إِلَى ثَلثَةِ مَسَاجِدَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَمَسْجِدِ الرَّسُولِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ وَالمَسْجِدِ القْصَى
Anlamı: “(İbadet için) sadece şu üç mescide yolculuk yapılır: Mescid-i
Harâm, Mescid-i Nebevî ve Mescid-i Aksâ.”
Bu hadisten anlaşılan hüküm şöyledir: “Bu üç caminin dışındaki camilerin namaz konusunda daha faziletli olma gibi bir özelliği yoktur. Bundan dolayı bu üç cami dışında namaz kılmak için yola çıkmanın gereği yoktur. Çünkü Mescid-i Harâm’daki namazın sevabı yüz bine, Peygamber Efendimiz’in Mescidinde bine ve Mescid-i Aksâ’da beş yüze katlanır.”
[1] El-Cevheru’l-Münazzam
[2] Def-u Şübehi Men Şebbehe ve Temerrad
[3] İmâm Buhârî, Sahîh-i Buhârî