Güllacın Yapılışı:
Yuvarlak bir tepsi hazırlayalım. Özellikle güllaç yapraklarının boyutuna uygun bir tepsi kullanırsanız
işiniz daha kolay olacaktır.
Sonrasında, sütümüzü ve şekerimizi orta boy bir tencerede ateşe alalım. Karıştırarak şekerimizi eritelim.
Sütümüz parmağı yakmayacak bir ısıda olmalı.
Sütümüzü şeker eridikten sonra ateşten alalım ve içine
gül suyunu ekleyelim. Ardından bir güllaç yaprağını
tepsinin içine yerleştirelim.
Sonra sütü, güllaç yaprağının her tarafına yedire yedire
dökelim.
Her bir güllaç yaprağını tepsiye aldıkça, yaklaşık iki ya da
iki buçuk kepçe süt dökelim üzerine. Üzerine yuvarlak
bir kâse altı ile yavaşça bastırarak güllacın iyice yumuşamasını ve sütü çekmesini sağlayalım.
Altı adet güllaç yaprağını bu şekilde yerleştirip, üzerine sütü döktükten sonra üzerine file fındık içini ve
hindistan cevizini bolca serpelim.
Sonra yine diğer güllaç yapraklarını üzerine serelim,
aynı şekilde sütü gezdirelim.
Son güllaç yaprağını da serip, üzerine kalan sütü bolca
gezdirip, yumuşadığından emin olduktan sonra bir süre
tezgahta dinlendirelim.
Ardından buzdolabına kaldıralım. Yaklaşık 1-1,5 saat
bekletip sütünü tamamen çektikten sonra üzerini
antep fıstığı ile süsleyip güllacınızı servis edebilirsiniz
''Güllacın Tarihçesi''
- yüzyılın ortalarına
kadar Osmanlı’da halk,
mısır nişastasından yufkalar açar ve bu yufkaları saklarmış. Bu yufkalar havayla
temas halinde olduğu için
zamanla kururmuş. Halk
da kuruyan bu yufkaları
süt ve şekerle ıslatıp yermiş.
Zamanla içine gül suyunun eklenmesiyle “güllü
aş” ismini almış. İlerleyen
zamanlar da tatlının adı
“güllaç”a dönüşmüş